Yazarın yaşlılık döneminde, inzivaya çekildiğinde geçmişine yönelik aklında kalan hikayeleri paylaştığı bir kitap bu. Anı kitabı diyebiliriz direkt. Hikayelerin hepsine bir hüzün örtülmüş gibi. Yazarın da çok canlı bir insan olduğu söylenemez.
Bir itiraf kitabı niteliğinde değil, yazarın iç dünyasının derinliklerine inemiyoruz. Güvenli zeminde bir hikaye anlatıcılığı var. Dili akıcı olsa da tatmin edici bir içerik yok bu kitapta.
Puanım: 4/10
“Mavi gök, üzüntüden ağlarcasına kararmıştı.”
“ Bulutlardaki yağmur damlaları gibi, ağırlık yapan ve çıkmak için can atan bir yük vardı üzerimde. Ama ne yazık ki ben bulut değildim, atamıyordum onu.”
“Sürekli endişeli, kaygılı ve mutsuzum. Bir ömür böyle nasıl geçer ki?”