Jane Austen, Emma kitabında da olduğu gibi bu kitabında da içeriye bir "Jane" karakteri yerleştirmiş ama asıl hikayeyi karakteri olgunlaşmakta olan "Elizabeth" üzerinden anlatıyor. Jane daha güzel, daha aklı başında, karakter olarak daha iyi huyluyken huysuz ve yargılayıcı bir yapısı olan Elizabeth aşk hikayesinin ana karakteri durumunda. Bu benzerlik, sanki Jane Austen kendi aşk romanlarında, kendisini "Jane" karakteri üzerinden yerleştirmiş ve orada bir yan aşk hikayesinde yer edinmiş. Kendisini hikayenin merkezine koyamıyor, çünkü daha çocuksu ve olgunlaşmamış bir aşkı anlatıyor, kendisini ise daha masum, daha içten bir hikayede yaşatıyor. Aslında en başından itibaren Jane-Bingley ilişkisi en gözde ilişki olmuşken, Jane daha güzel bir kadınken Elizabeth daha geriden gelen bir aşk hikayesiyle daha zengin ve daha yakışıklı olan Darcy'i kapıyor. Peki, erkekler hep bu kadar varlıklı olmak zorunda mı? Dönemin etkisi altında, kadınların idealize ettiği o beyaz atlı prensi yazıyor Jane Austen, nedense erkekler hep bir beyefendilik abidesi, her açıdan kusursuz ve nispeten daha kusurlu olan yani daha az varlıklı olan kadın kişisine yöneliyorlar. Hikayedeki bu detaylar, satırlarca defalarca tekrarlanan mal varlıkları ve yıllık gelirler hikayeyi aslında ucuzlaştırıyor. Güzelliğe, maddi zenginliğe bu kadar önem verilmesi hikayeyi basitleştiriyor. Ki bu da Jane Austen'in kitaplarındaki genel bir konsept sanıyorum.
Mr. Darcy'nin itirafı gerçekten ikonik bir sahne, hem okuyanları hem de filmi izleyenlerin unutamadığı bir an. "bunlara rağmen seni seviyorum" noktasından "her şeyinle seni seviyorum" noktasına gelişi, gururunun ezilişi, neden olduğu ön yargıları bir bir kırışı aslında sevginin insanı nasıl terbiye ettiğini gösteriyor. Bu hikayenin en güzel yanı aslında karakterlerin birlikte büyümesi bence.
Mr. Darcy'nin açık ve yalın itirafından bir kesit bırakıyorum;
"Daha ince bir politikayla mücadelemi saklasaydım, akılla, mantıkla, her şeyle gururunuzu okşayarak sizi tarifsiz, katıksız bir tutkunun esiri olduğuma inandırsaydım bu acı suçlamalar geçiştirilebilirdi. Ama sahteliğin her türünden nefret ederim."
Kitaba puanım: 9/10.