Acının, mutsuzluğun bile tükendiği bir nokta. Depresyonun bana göre en karanlık olanı, anlamsızlık duygusu içerisinde çırpınış...
Japon edebiyatından beklemediğim şekilde derin bir kitap bu. Ağır bir kere. Hem de fazlasıyla. Otobiyografik bir yönü var, dört kere intihar girişimi olan yazarın üç intiharına tanıklık ediyoruz. Dördüncüye nasıl gittiğini okuyoruz. Ruh hali iyi olmayanlar için intiharı tetikleyici bir yönü var. Japon yazarlarda gördüğüm bir duygusal körlük var, kelimelere duyguları dökemeyiş, kendi hislerini tanımlama yetisinde zayıflık var. Bu yazar hislerini ifade etmede başarılı, diğerlerine nazaran. Ama aslında hissettiklerinin 5'te 2'si kadarını aktarabilmiştir. Ömür boyu süren bir çırpınış var bu kitapta.
Her ne kadar yazarın hayatla ilgili söylediği çoğu şeye katılsam da okurken kendisi için çaba göstermediği için kızdım bir yandan. Kaygılar içinde kıvranan bir insanı yakından tanımak sarstı beni. Pasifliği ve kırılganlığı geçti bana.
"Şu an mutluyum veya mutsuzum diyemem.
Her şey birer birer geçip gidiyor." İnsanlığını yitirdiğini böyle ifade ediyor. Her şey birer birer geçip gidiyor, yaşamında pasif aktör olarak edilgen bir şekilde izliyor hayatı. Duyguların tükendiği noktada.
Yazarın duygularını ifade etmede diğer japon yazarlara göre daha iyi olduğunu düşünüyorum demiştim. Bunun için de bir alıntı paylaşmak istiyorum.
"Sessizliğin korkunç çaresizliği, onun bedeninin dışında genişleyerek havayı kaplarcasına, benim bedenimi sarmalıyor ve sahip olduğum biraz keskin ve kederli havayla karışıyordu."
Kitaba puanım: 9/10.