Yıllar önce 13 yaşımdayken okuduğum bu kitabı bugün 26 yaşımda yeniden okudum. O zamanlar anlamlandıramadığım, üstüne düşünmediğim birçok şeyi fark ettim. Her sayfasını keyifle, dikkatle okudum. Çünkü o kadar hayatın içinden ve o kadar yoğun bir kitap ki, bir daha ustalığına hayran kaldım yazarın.
Özeti birçoğunuz biliyordur, baba Karamazov ve asla bakıp büyütmediği 3 oğlunun hikayesi bu, tabii +1 bir de evli olmadığı bir kadından olan oğlu var. Biri subay, biri rahip, biri eğitimli, biri de aşçı olan 4 çocuk. Hepsi de babasız, sevgisiz büyümüş. Dostoyevski bu aileyi sanki yan komşularıymış gibi anlatıyor, babanın ölümü ve mahkeme sürecini bir tanık gibi aktarıyor hatta.
Her karakterde farklı bir hikaye olsa da erkek karakterlerde hep bir din, Tanrı, inanç, ölümsüzlük, ahlak, vicdan gibi konular ağır basıyor ve çook detaylı varoluşsal, felsefi ve dini sorgulamalar var konuşmalarda. Her karakter kendince bir yorum getirse de gün sonunda Tanrının varlığına ve vicdanın kabulüne dayanan bir noktaya çekiyor Dostoyevski. Kendi içerisinde de bu sorgulamaları çokça yaptığını anlamak mümkün. Kadın karakterlerde ise daha çok aşk, tutku, sadakat ve ahlak üstünden olaylar işleniyor. Bir ahlaki açıdan toplumun saygı duyduğu profilde bir kadın bir de insanların hor gördüğü, saygı duymadığı kadın karakter var. Burada güzel olan şu ki, hem kadın hem de erkek karakterleri iyi ve kötü yönleriyle anlatırken yazar hepsinin içindeki o temiz, sevilebilir yönlere, acılarına mutlaka değiniyor. Aslında Alyoşa karakteri de tüm bu insanlar sevdiği bir yön buluyor ve gösteriyor.
İstisnasız herkesin sevdiği birisi Alyoşa, hem rahip oluşu(din adamı desem daha doğru belki) hem de temiz kalpli oluşu, herkese samimi yaklaşması nedeniyle çok seviliyor. Aslında herkesi olduğu gibi kabul edip yargılamadan dinlemesi önemli burada. İnsanları yargılamak, suçlamak yerine herkesin içini görmeye çalışıyor. Bu yüzden herkes de kendisine içini döküyor. Zaten tüm hikayede aklı başında kalan tek insan da kendisi.
Çok dokunaklı, çok içten, çok sahici bir kitap bu. Aynı zamanda felsefik yönü de çok güçlü.
Puanım tabiiki 10/10.
"Çoğu zaman insanlar, hatta caniler bile haklarında verdiğimiz yargılardan çok daha saf, temiz ruhlu olurlar. Biz de öyleyiz."
"Gerçekçinin imanı mucizeden doğmaz; iman, mucizeleri doğurur."
"Fyodor Pavloviç: Bazen sırf güldürüp hoş görüneyim diye durup dururken bir yalan kıvırıveririm. İnsan hoş görünmeli, değil mi?"
"Tanrının bağışlayamayacağı hiçbir günah yoktur, olamaz. İnsanoğlu da, Ulu Tanrının kullarına karşı sonsuz sevgisini tüketecek derecede büyük günah işleyemez."
"Tanrı seni günahınla birlikte, günahkar olarak, ummadığından daha çok sever."
"Senin gibi bir günahkar olan ben, haline acıyor, duygulanıyorsam, Ulu Tanrı sana daha çok merhamet eder."
"Oysa iş gören sevgi, çaba, dayanıklılık ister.."
"Gene de Yaradana, size böyle acı duyabilen bir yürek ve "Asıl hayatınız göklerde olduğu için yücelikler peşine düşmek" yeteneği verdiği için şükredin."
"Fyodor Pavloviç: Siz burada lahana yiyerek ruhunuzu kurtarmayı düşünüyorsunuz. Günde birer tanecik kayabalığıyla nefsinizi köreltiyor, Tanrıyı kayabalığıyla satın almak istiyorsunuz."
"Starezt Zosima: Benden sana öğüt, mutluluğunu kederde ara."
"Zaten Karamazovluk şöylece özetlenebilir: Şehvetli, kar düşkünü ve akıldan sakat insanlar.."
"Aklın aşağılık saydığında kalp çoğu zaman güzellik buluyor."
"Bence bir uykuya dalar, bir daha da gözlerini açamazsın; ondan ötesi boş..."
"İnsanlara bazen çocukmuşlar gibi, hatta bazılarına hastanedeki hastalarına bakar gibi bakmak gerekir.."
"Ivan Karamazov: Tanrının varlığını candan kabul ettikten başka hikmetini, akıl erdiremediğim ereğini de kabul ediyor, hayatın kuruluşuna yaşamanın anlamına inanıyorum."
"Ivan Karamazov: Bir hayvan insan gibi zalim olamaz; böylesine ustalıklı, böylesine sanatsal bir zalimlik insanda olur sadece. Bir kaplan yalnızca parçalayıp kemirir."
"Ivan Karamazov: Düşünüyorum da, şeytan yoksa, o zaman onu insan icat etmiştir; hem de kendi benzeri olarak icat etmiştir."
"Ivan Karamazov: Diyelim ki ölümsüz ahengi sağlamak için acı çekmemiz gerekiyor, kabul. Ama çocukların ne ilgili var bununla, lütfen söyler misin bunu bana?"
"Gökten işaret gelmez,
Kalbin dediğine inan!
Schiller-Sabırsızlık"
"Ivan Karamazov: Başıboş kaldıkça hemen tapınacağı bir Tanrı bulmak insanoğlunun en büyük kaygısıdır."
"Ivan Karamazov: İşte bu ortaklaşa tapınma ihtiyacı hem tek tek, hem toplu olarak bütün insanların ta ilk yüzyıllardan beri başlıca ıstırap konusu olmuştur."
"Ivan Karamazov: Ne için yaşadığını kesin olarak bilmeden insan yaşamayı kabul etmez, hatta dünya nimetlerine boğulsa bile kendini yok etme yoluna gider."
"Ivan Karamazov: ...Çünkü insanlara vicdanlarını ve ekmeklerini elinde tutanlardan başka kim hükmedebilir?"
"Toprağa düşen buğday tanesi yok olmazsa, yalnızca bir buğday tanesi olarak kalır; ama yok olursa, o zaman bereketli ürün doğurur"
"ağlama; hayat cennettir, hepimiz cennetteyiz, yalnız bunu bilmek istemiyoruz. Bilmek isteseydik hemen yarın bütün dünya gerçek bir cennete dönerdi."
"Evet, insandan başka her şey temiz ve mükemmeldir."
"Dün aptalın biriydim, bugün akıllandım."
"Alyoşa: Tanrıma isyan ettiğim yok, sadece dünyasını kabul etmiyorum."
"Henüz huzura kavuşmamış bir ruh bu, örselememek lazım onu.. belki derinliğinde bir hazine gizlidir."
"Birbirlerinin suçlarını bağışlayarak yepyeni bir hayata yöneleceklerdi."
"Yalnız, Tanrısız erdemli olabilir mi insan?"
"Gerçekten erdemin ne olduğunu söyleyebilir misin Aleksey? Benim erdem anlayışım başka, Çinlininki başka; şu halde değişken bir şey... Öyle değil mi? Yoksa değişmez mi dersin? Haince bir soru!"
"İnanmadığı Tanrı ve gerçekliği, hala teslim olmak istemeyen kalbini gitgide sarıyordu."