“Cosy space opera” diye tanımlamış bazı insanlar. Cuk oturuyor bence kitabın üstüne. Daha pofuduk, minnoş, şömineye karşı sütlü kahve bi bilimkurgu kitabı hayal edemiyorum. Firefly dizisini (aaahhh... <3), referans gösterenler de var.. Bunun da şiddet oranı azalmış halini düşünün. Şuraya kadar yazdıklarımdan, nasıl bir hissi, tadı var hayal edebilir sanıyorum pek çok kişi.
Farklı yıldız sistemlerinden gelen farklı türlerin oluşturduğu bir galaktik kafasıçalışanlar birliği (sentients/sapients), galaksi ölçeğinde (kısmen) düzeni sağlıyor ve koruyor durumda. İnsanlar bu birliğe dahil ama pek üst düzey bi konumda değiller. Galaktik düzeni işleten önemli bir öge yıldız sistemleri arasındaki solucan delikleri (wormhole). Freelance çalışan, kontratlar yapıp bu solucan deliklerini “açan” bi geminin mürettebatıyla birlikteyiz kitap boyunca. Altını çizeyim: BİRLİKTEYİZ.
Plot adına çok bir şey olmuyor kitap boyunca. Karakterleri (hepsini!) birer birer tanıyıp birbirleriyle ilişkilerini, yaşadıkları zorlukları, bunları aşmak için BİRLİKTE nasıl yollar geliştirdiklerini izliyoruz. 9 karakterin beşi insan, üçü farklı ırklardan organik uzaylı, biri yapay zeka.
Epizodik bir yapısı var. Bir TV dizisinin bir sezonu gibi kitap, kitabı seven bi youtuber’ın dediği gibi. Çoğunlukla her chapter, her bölüm, bir karaktere odaklı.
Şiddet anları var ama az sayıda, ve kitabın dümenini eline alacak konuma getirmiyor hiç bunları yazar. “Şimdi ne olacak?” diye heyecanlandıran bi yapısı yok çoğunlukla.
Dili okey. Özel bi karakter ya da parıltı görmedim prose (dil) açısından. Kitap ilerledikçe daha yerine oturan, daha akıllıca ifadeler cümleler görmeye başladım diyebilirim belki. Karakterleri daha 3 boyutlu kılan.. Okuması da çok rahat ve hızlı. Kullanışlı yani, yeterli.
Exposition’ları kamufle etmek gibi bi derdi yok yazarın. Kitap boyunca sürekli durumlarını ve geçmişlerini açıklıyorlar/anlatıyorlar karakterler.. Biri diğerine, bazen kendi kendilerine konuşlarken yazar bize..
Dünya yaratma (worldbuilding) açısından oldukça derinlikli kitap. Galaksi ölçeğinde bir hikaye yazmak adına ödevini yapmış Chambers. Bi çuval dolusu farklı ırk, biyolojik yapı, sosyal düzen, davranış biçimi ile tanışıyoruz.. Ki kurgumda olmasını en çok sevdiğim ögelerden biridir worldbuilding, bu açıdan beni memnun etti.
Döndük dolaştık.. Karakterler. Başlarda kitabı, diyalogları çok beğendiğimi ya da karakterleri sevdiğimi söyleyemem.. Ama çok geçmeden taşlar yerine oturdu benim için. Her birini (neredeyse) ayrı sever durumda bitirdim kitabı. Her birine derinlik katmayı, ve her birine çoğunlukla tatmin edici bir arc kurmayı başarmış Chambers. Hepsi ile birlikte bişeyler hissettim. Bu açıdan da çok sevdiğim Community dizisini hatırlattı bana. Helal olsun anasını satıyım Becky Chambers.
Karakterler. Dünya kurma. Çok güçlü yönleri.
Trailer çıkaracak ele gelir bir plot olsun, ya da beni kitaba bağlayacak merkezi bir çatışma, uyuşmazlık (conflict) olsun, karakter ve dünya kurgusu beni çok bağlamaz diyen varsa pas geçebilir. Ben iseniz geçmezsiniz.
Yazarın iyi bir insan olduğu, ve bunu hikayesine yansıtmaya çalıştığı çok belli.
Ben sevdim kitabı. Keyifle okudum. Boş kaldıkça düşünmeden elime aldım. İşim çıkana ya da uyku basana kadar okudum. Seriden en az bir kitap daha okuma niyetim var yakın zamanda. Bağ kurduran, comfort reading..