Beklediğimin çok ötesinde bir kitap, Dostoyevski ve Jane Austen birleşimi bir içerik, hem varoluşsal sorgulamalar, hem aşk acısı, hem sosyete, hem de savaş bir arada. O dönemde insanların en çok hayatını kaplayan şeyleri çok güzel harmanlamış ve her bir karakter üzerinden farklı açılımlar yapmış Tolstoy.
Hikaye Madame Bovary gibi basit bir kaçamağı veya sıradan bir tutkuyu anlatmıyor. Birbirinden kopamayan iki insanın hem birbirinden ayrı varolamayışı hem de bir arada olamayışı çok acı bir hikaye. Baştan sona bir dram var, asla bitmeyen bir dram bu. Okurken insanın içini sıkan bir şey var, hikayenin etkisi altında kalıyorsunuz. Anna’nın tamamen iç dünyasına giriyoruz, bir kadın aşık olunca nasıl birisi olur anne olunca nasıl birisi olur sevgi göremeyince veya sevgiden şüphe edince nasıl biri olur hepsini çok çok iyi bir şekilde anlatmış Tolstoy. Dostoyevksiye kıyasla kadınların iç dünyasına bu denli girebilmiş olması beni çok şaşırttı. Kitti ve Anna’nın karmaşık iç dünyalarını çok güzel anlatıyor. Anna’nın hikayesi özelinde başka bir boyut açıyor, ayıplanan hikayelerin iç yüzünü gösteriyor. Olayların tek yönlü olmadığını anlatıyor. Okurken insan sadece üzülüyor Anna için. Hem Anna’da hem de Vronskiy’de aynı türden bir sevme şekli var, ikisi de birbirine çok sıkı sarılıyor ama ikisi de canına kıyabilecek bir delilikle kayboluyor duygularının içinde.
Bir anne oğlu ile sevgilisi arasında nasıl kalabilir? Hangisini seçebilir? Nasıl oğlundan vazgeçebilir? Belki de Vronsky’nin anlayamadığı en büyük nokta buydu. Ayıplanan, dışlanan da hep Anna oldu. Histerik ruh halini daha da taşıran bu olaylar Annayı günden güne tüketti. Zor bir hikaye, ama güçlü bir anlatım var güçlü bir edebiyat var. Okurken çok akışında gitse de kitap bitirince anlıyorsunuz Tolstoy’un nasıl ustalıkla karakterleri çizdiğini.
Vronskiy tam anlamıyla şaşırttı beni, şımarık ve sorumsuz bir genç havası verirken beklenmedik şekilde gelişiyor karakteri. Ama Vronsky’nin içine çok giremiyoruz, onun duygu dalgalanımı daha net anlatılıyor.
Aslında kitabın ikinci ana karakteri Levin bence. Bir tarafta aşk hikayesi dönerken diğer tarafta da varoluşsal kaygılara bir pencere açıyor Tolstoy. Levin’in de Kiti ile olan hikayesinde güzel detaylar olsa da asıl derinliği kitabın sonlarına doğru artıyor.
Birçok Rus kitabında olduğu gibi burada da köylülerin durumu, ekonomik düzen, sosyalizm ve toplumsal sınıflar hakkında kısa konuşmalar iliştirmiş Tolstoy.
Anna ustalıkla yazılmış bir karakter, gerçekten bir Jane Austen kadar kadın dünyasına başarıyla girilmiş. Tüm olaylar su berraklığında anlatılmış.
Kitaba puanım: 10/10.