Hem aşkı, hem batıyı hem de doğuyu harmanlamış bu kitap. Ben okurken aslında kendi toprağımıza ne kadar yabancı olduğumu, aslında aynı toprakta ne kadar farklı yaşam tarzlarımızın olduğunu gördüm. Hiç deniz görmemiş insanlar bir yana, boğazda yemek yiyenler bir yana... Hikâye gerçekten sürükleyiciydi. Şehrin ortasında birisi ölünce bu büyük bir olay olurken ülkenin doğusunda birisinin ölmesi günlük bir olay oluyor. Kadının da erkeğin de canının kıymetli olmadığı bir kültür... Ben bayağı başarılı buldum bu kitabı ya. Yazar hakkında hiçbir bilgim yok. Ama hem kültürel eleştiri yapmış hem de insanların çalkantılı duygularını çok güzel yansıtmış. 10/9 veriyorum.
"Neden erkekler kadın sadakatinden başka hiçbir konuyu namus meselesi saymıyor?"
"Birkaç defa öldüm bence, birkaç defa da terk edildim... Aslında hangisinden daha çok korktuğumu bilmiyorum. Hangisi daha kötüydü, onu da hatırlamıyorum."
"Arkamdan kaçtı demesinler diye yaşıyorum ben."
"Ne tuhaf ilişki", dedi kendi kendine, "hiç bitmiyor, hem bizi öldürüyor hem bizi diriltiyor."