Saldırılara alışık olmayan bir kalbi ele geçirmek, garnizonu olmayan bir açık şehre girmektir." diyor karakterimiz tam da bir kont ve bir dükün arasından çekip aldığı kamelyalı kadına olan aşkını anlatırken. Belki de Paris'in en gözde fahişesine olan zaafını bu şekilde anlamlandırmaya çalışmıştır kendi içinde. Ama lüks içinde yaşamaya alışkın bir metres sever mi orta gelirli bu utangaç adamı? Kadına tutulan bir sürü aşıktan birisi sadece, geçici bir heves mi onunki de?
Standart aşk romanlarının çizgisinin dışına çıkan bir hikaye bu, yazarın son cümlesinde dediği gibi bir istisna belki de. Ama çok acıklı, yürek burkan bir hikaye. Okurken insanın içine oturuyor. Dilinde bir ustalık yok aslında, yazar hikayeye katmaya çalışmış becerisini. Kitabı bitirdiğim gün her ne kadar modumu düşürmüş olsa da iyi ki okumuşum diyorum.
Puanım: 8.5/10