Jean Christophe Grange'in en sevdiğim yanı her kitabında bambaşka bir cinayet yöntemini sunması. En önemli kısım da bu süslü, sıra dışı ve yaratıcı cinayetin hikayeye mantık çerçevesinde yedirilmesi. Bir diğer bileşen ise ana karakterimiz. Grange bu zamana kadar kusursuz bir karakter sunmadı bize, onun karakterleri hata yapan, zayıf yönleri olan ama her zaman araştırmacı yönü ve fiziksel kabiliyetleri gelişmiş olan kişilerdi. Bu kitaba ilk başladığımda karaktere bir türlü ısınamadım. Yeterince etkileyici ve becerikli bir karakter değildi çünkü. Diğer kitaplarda karaktere ilk on sayfada tutulursunuz, idealize edilmiş yetenekli bir karakter sunar çünkü. Ama bu karakterin öne çıkan hiçbir özelliği yoktu. Cinayet yöntemi kusursuz, yaratıcı ve sıra dışı. Ama karakter ve olay örgüsü oturmamış, cinayet yöntemi ile orantılı olacak şekilde öykülenmemiş.
Karakterin bazı anlamsız hareketleri var, hastanede birden göz altındaki adamın kolunu sıkması gibi. Ya da kendi öngörüleri hakkında tutarsız ve değişken olması gibi. Arabada Kleinert ve Ivana ona öngörülerin tutarsızdı ve anlamsızdı dediği zaman sanki o iki karakter yazarın kendi iç sesiymiş gibi hissettim. Yani yazar, kendisine, "bak gördün mü hikaye tutarsız oldu asla sağlıklı öngörü veremedin" der gibiydi. Çünkü gerçekten Niemans'ın tahminleri allak bullak ediyor hikayeyi.
Olayın en başında cinayetin Laura ile ilgili olduğu bariz bir şekilde anlaşılıyor ve polisimizle aralarında bir çekim olduğu da aşikar. Ama Laura ile yakınlaşmaları çok hızlı ve ani bir şekilde oluyor. Laura son ana kadar polise karşı bir yakınlık göstermiyor ya da flörtleşmiyor. Yazar kafasına bu iki karaktere birliktelik yaşatmayı kurmuş ve bir şekilde hikayenin ortasına zınk diye yerleştirmiş.
Laura'nın en başında kendisinin üvey evlat olduğunu bir şekilde fark etmiş olması ve kardeşini bilerek öldürmüş olması bence daha güzel bir hikaye olurdu. Çünkü öldürdükten sonra bunu herkese sunuyor, şov yapıyor. Eğer bunu en başından bilerek yapıyor olsaydı yıllardır galip gelen ilk klan dışı birey olarak bütün aileye kendisini kanıtlamış olacaktı.
Aslında bu hikâyede çok fazla parça var oturtulması gereken. Ben her seferinde bu kitaba daha farklı bir son yazıyorum. Siz kitabın sonunu, özellikle av sahasındaki çatışmayı nasıl öykülerdiniz? Ben Laura ve polis arasında bire bir avlanma hikayesi yazar polise Laura'yı öldürtürdüm. Polise de avcı geçmişi olan bir hikâye yazardım. Mesela köpeklerden korkma sebebini küçükken dağda bir köpekle kapışması ve onu öldürmesi gibi bir hikayeyle süslerdim. Gettodan gelen, bıçaklı dövüş deneyimi olan bir profil çizerdim. Bu arada köpeklerden korkma hikayesi de çok anlamsızdı ve hikayenin sonunu daha da etkisiz bir hale getirmişti bence.
Bu kitaba puanım sırf cinayet yönetiminin sıra dışı olması nedeniyle 6.5/10.